8 Ağustos 2012 Çarşamba

kapalı anlatım:

zaman zaman makaleler yazmak istiyorum, düz yazı yani, denemeler vs. fakat her seferinde olabildiğince kapalı anlatımlı şiirler yazmakla sonlanıyor bu sayfayla temasım. ve nedenini anlamak güç oluyor. çünkü öylesine açım ki anlaşılmaya. ve derdim gücüm görülmek aslında. birinin beni görmesi. öyle olmasa neden yazayım ki. ne var ki çok az kişi bilir bu sayfayı ve bu sayfaya dilkkat çekecek hiç bir şey de eklemedim ve üstüne bir de bu kapalı anlatım meselesi girince işin içine, anlaşılmak mı istiyorum yoksa insanların kafasını karıştırarak gizlenmek mi istiyorum belli değil. zira her ikisinin de olmasında herhangi bir mahsur yok çünkü insan çelişkilerle doludur. bütün bunlardan biraz beriye gidip konuşursak şu gölgedeki duvarın başında birer sigara yakıp şunu söylemek isterim ki: asıl sebebi bulduğumu düşünüyorum. kapalı anlatıyorum çünkü: anlaşılmaktan daha önemli bir şey istiyorum: hissedilmek. anlaşmaz zaten son derece ütopik bir hedef zira insan insana dokunamaz. ama hissedilmek anlaşılmaktan biraz daha gerçekçi bir hedef. kendimdekine benzer duygular uyandırabilirsem birilerinde artık o kadar da yalnız değilim demektir belkide.... (poet's note)

17 Haziran 2012 Pazar

bu arada söylemeden olmaz
seçil saraçlının kim olduğunu
o güzeller güzeli ölü kadınıdır
bu satırları yuvarlayanın

öyle doğuştan muhalif değildir güzelliklere
ya da zararı dokunmamıştır insanlığa
bütün güzelliğine rağmen ölmekten başka
25te bir şansım olsaydı yine de seçerdim
25in birini çarpardım sıfırla ve elimde kalan 25te 24 olurdu
böylece bilebilirdim yaşadığımı

ve elimde kımıl kımıl kıvraşan yaşama ihtimalimle söyleşirdim
içindeki solucanları yerdim beni delirmekle tehdit eden beynimin

ve sonra bütün depresiflere küfürler yağdırırdım
evvela depresifliklerine kelimeleri de alet edenlere

ve sonuç olarak şiirimle ben
bir süre buralarda olmayacağız
çünkü yaşlanmak denen meşgale çok zaman alıyor

16 Aralık 2011 Cuma

Çorap tarlası gibidir içimde dünyam
Ve evsiz kuşları bekleyen bir yuvadır saçlarım
Buz dolabımın üstü çoktan boşverilmiş talimatlarla doludur
Ve günlük gelecek kaygım olsun olsun bir anlıktır...

Benim derdim gücüm yaşamaktır
Şarap içmek, sevişmek diyonisos'un huzurunda
Varsa yemek tıkabasa
Yoksa eğlenebilmek açlığımla
Su gibi akıp gitmek olagelmişliğimde...

Benim öteki dünyaya ihtiyacım yoktur
Ve de kovalamam bu dünyadaki daha iyi bir yaşamı

Eğer gönlümü hoş etmeseydi
Yazmazdım da üstelik bunları...

15 Haziran 2011 Çarşamba

sevmişlik

sevmiş olmak
ağaçların uğultusunda
denizin köpür köpür şakalarında
ve bir sihirbazın şapkasının içinde dolaşmak

sevmiş olmak
akşam üzerlerinde, serinde
gece yarılarında, zifiri kafanlıkta
ve tuvalette sıçarken, kendi kendine konuşmak

sevmiş olmak
ve suretlerini çıkarıp kutularından
yeni sıfatlar aramaya koyulmak
aynalarda kendine

sevmiş olmak
üstelik çırılçıplak kalmak
utanarak, hayran kalarak,
teşhir ederek ve gizleyerek

sevmiş olmak
kavuşmak
anlamak
anlamamazlıktan gelmek
ve anlamak istemek

sevmiş olmak
umursamazlık içinde rehavete kapılmak
sevmeyi istemek
uzanmak son gücünle beklentilerinin küçüldüğü bir geleceğe

sevmiş olmak
büyümek, sabırsızlanmak, kabullenmek

sevmiş olmak
bir sabahın perişan yorgunluğunda çabalamak
direnmek geceleri uyumaya

sevmiş olmak
meyve vermek istemek
caymaya yeltenmek kendinden

sevmiş olmak
işte
-di'li geçmişle
-ecek zaman arasında
ağzına sıçmak şimdinin...

6 Haziran 2010 Pazar

gündüz

gündüz tam şurada bir yerlerde olacaktı
ya sazımın içine girmiştir
ya sigara paketime sıkışmıştır
ya da vızıldayıp duran sineğin kanadındadır


gecenin mürekkebi bulaşmıştır yüzüne
fena halde içi sıkılmaktadır

ya yerdeki çorap tarlasına karışmıştır
ya kitap yığınlarına saklanmıştır
ya yağmurun uğultusuna takılıp kalmıştır

ama beni yalnız bırakıp da çıkmamıştır odamdan

kendini yalnız hissetmiştir bana rağmen
belki gücenmiştir biraz da
huzurunu kaçırmıştır pervasız bir lafım
ama gitmemiştir beni bırakıp

birazdan çıkar girdiği delikten
biraz ilgi
biraz şefkat yeter

silerim gecenin mürekkebini yüzünden gözünden
öper beni yüreğimin bileklerinden:)))))

20 Mayıs 2010 Perşembe

siyah beyaz

sapanın iki ucunda iki bayrak
biri ak
biri kara
biri düz
biri eğri

ademin yüzünde iki mana
biri gündüz
biri gece
biri doğru
biri yanlış

havvanın karnında iki bebek
biri kız
biri erkek
biri tez
biri yavaş

hamalın sırtında iki küfe
biri dolu
biri boş
biri ağır
biri hafif

pencerenin önünde iki saksı
biri çiçek
biri çalı
biri güleç
biri sivri

bir sayfada iki şair
biri konuşur
biri susar