29 Eylül 2008 Pazartesi

matruşka: bir bar kadını

III-
duman duman bir barda doğdu içindeki kadın
bir topuğu kırıktı
ayak bileği ağrıyordu
ve ruju bulaşmıtı çenesine


II-
duman duman bir odada doğdu içindeki kadın
sancı sancı ağlıyordu
ama dönüş yok- tünelden çıkarmıştı
kafasını


I-
duman duman bir yağmurda doğdu içindeki kadın
sokak loştu ve buram buram yükseliyordu kendine has kokusu
yağmur körüklüyordu esansını

0-
ölü doğdu içindeki kadın

bir silahım yok

bir silahım olsaydı
önce silahımı vururdum
sonra kendimi

hepinizi vurmuş olurdum sonuçta
yitip giderdi nazarımdan dünya


ama silahım olsun isterdim- şiir:

acemiyken- şiirin- ağzına sıçardım.

onun ağzına sıçmamak için kendimi hırpalardım

ve nihayet alırdım öcümü her birinizden...!

gel gör ki
bir silahım yok
ispatlayamıyorum varlığımı
ondan olsa gerek
üstüme basıp geçiyor 'kelimeleriniz'

bir silahım yok
olsaydı vururdu kendini
zehirlerdi beni sıçrattığı kanıyla
ve kusardım yüzünüze 'kelimelerimi'

sen! entellektüel
ayırma kendini kabileden

bir silahım olsaydı
ki yok
onu 'senin' göremeyeceğin bir yere saklardım
evet -senin-
öyleyse ...senin... değilim
senin değil şiirim

bir silahım olsaydı ki bu -şiir- olurdu
ve kurşunlarım olurdu kelimelerim

sen mutsuz olurken, ben çok eğlenirdim


bir silahım yok!

malesef,
yok
bir silahım...

28 Eylül 2008 Pazar

galip'ten gaip'e

've sevgi emektir...'
emeğin zaferi değil midir türküsü yaşını almışlarca söylenen?

yoksa o çocuğun rüyasında gördüğü şehvet midir zamanı delip geçen?

tekrar

've sevgi emektir...'
bir rüya değil gaipte yüzen.
manasızlığın cehenneminden çıkıpta genç göğüsleri lime lime eden...