11 Kasım 2008 Salı

oh olsun!

dişleri ikişer ikişer dökülürken avuçlarına
etleri löpür löpür damlarken zemine
kokuşup çürüryen insanlığına,
oh olsun diyene
oh olsun öyleyse!

doğacak bir çiçek gübresinden
kokusu misk, rengi şems
bunu bilmezden gelene
oh olsun öyleyse!

havva

çıt dedi
kıtır kıpır
çatur çutur
paldır küldür döküldü
saçıldı kirli yeşil halının üstüne

hişşşşşş dedi
usul usul
sakin sakin
sustu kederine

dedi ki
ben
artık
katılmıyorum kendi eylemlerime

6 Kasım 2008 Perşembe

teslim-olagelmenin hafifliği

bir serçe zerafetiyle eğildi
konuveren öpücüğüyle
bembeyaz küçücük avuçlarındaki
esmer
kocaman
avuç içine bıraktı kendini


öpülen yerde bir sevda hikayesi sürüp gitti
kıvrıla kıvrıla uzanan sarmal
başladığı noktanın yakınına erişti

her şey benzerdi
fakat hiç bir şey bir öncekinin aynısı değil

bir serçe zerafetiyle eğildi
kondurdu kendini
kocaman esmer avuç içine
kondurduğu 'ben'i
daha iyi değildi
daha kötü de değildi
aynı
hiç değildi