1 Ekim 2008 Çarşamba

enayi

kendi ellerinle topladığın
orada burada biten ıspanaklardan yapılan yemektir
kardeşinin yüzüne attığın yaramaz yoğurttur
bayram paraların cebinde bakkala koşmaktır
hasta olacağını bile bile bir çikolata daha yemek
su ve soğuk geçiren ayakkabılarınla karda oynamak
ve bastıramamasıdır mutluluğunu eve gelip sıcakla karşılaştığında acıyan parmaklarının
bir burukluktur mendil kapmacada bir türlü medili senin arkana atmamalarının verdiği
her iyi şeyi lütuf
her kötülüğü yazgı sanmaktır
yoktan, olmazdan, mümkünsüzden anlamamaktır
bir uçan balonun cazibesi,
denizde morarana titreyene kadar kalmaktır

şımarıklık
arsızlık
çocukluktur
seni arzulatan

29 Eylül 2008 Pazartesi

matruşka: bir bar kadını

III-
duman duman bir barda doğdu içindeki kadın
bir topuğu kırıktı
ayak bileği ağrıyordu
ve ruju bulaşmıtı çenesine


II-
duman duman bir odada doğdu içindeki kadın
sancı sancı ağlıyordu
ama dönüş yok- tünelden çıkarmıştı
kafasını


I-
duman duman bir yağmurda doğdu içindeki kadın
sokak loştu ve buram buram yükseliyordu kendine has kokusu
yağmur körüklüyordu esansını

0-
ölü doğdu içindeki kadın

bir silahım yok

bir silahım olsaydı
önce silahımı vururdum
sonra kendimi

hepinizi vurmuş olurdum sonuçta
yitip giderdi nazarımdan dünya


ama silahım olsun isterdim- şiir:

acemiyken- şiirin- ağzına sıçardım.

onun ağzına sıçmamak için kendimi hırpalardım

ve nihayet alırdım öcümü her birinizden...!

gel gör ki
bir silahım yok
ispatlayamıyorum varlığımı
ondan olsa gerek
üstüme basıp geçiyor 'kelimeleriniz'

bir silahım yok
olsaydı vururdu kendini
zehirlerdi beni sıçrattığı kanıyla
ve kusardım yüzünüze 'kelimelerimi'

sen! entellektüel
ayırma kendini kabileden

bir silahım olsaydı
ki yok
onu 'senin' göremeyeceğin bir yere saklardım
evet -senin-
öyleyse ...senin... değilim
senin değil şiirim

bir silahım olsaydı ki bu -şiir- olurdu
ve kurşunlarım olurdu kelimelerim

sen mutsuz olurken, ben çok eğlenirdim


bir silahım yok!

malesef,
yok
bir silahım...

28 Eylül 2008 Pazar

galip'ten gaip'e

've sevgi emektir...'
emeğin zaferi değil midir türküsü yaşını almışlarca söylenen?

yoksa o çocuğun rüyasında gördüğü şehvet midir zamanı delip geçen?

tekrar

've sevgi emektir...'
bir rüya değil gaipte yüzen.
manasızlığın cehenneminden çıkıpta genç göğüsleri lime lime eden...

18 Ağustos 2008 Pazartesi

kapılar

Kapılar çarpıyor durmadan
Kapılar.. gıcırtıyla, uğultuyla, iniltiyle…
Kapılar çarpıyor hiç dinlenmeden…
Kapılar, boy boy, renk renk, ağaç ağaç…
Kapılar…
Kapılar çarpıyor önümden, arkamdan
veya tarafımdan.
Kapılardan birini açıp çıkıyorum rüyamdan.

9 Ağustos 2008 Cumartesi

susamcık

bir susam tanesiyim
sıcacık böreğin üzerinde
ve ne acıklı bir son ki

çiğnemeyeceksin bile beni-
iki yanımda duran taneyi-
keyifle çiğnediğin gibi

hürriyet

yüreğim çırpınıyor
dışarıda
olmak- bir nefes çekebilmek için
avare
havadan

ayaklarımı:

al
mış

bir
ritim

dans-- dans-- dans- diyorlar

zihnim uçuculaşmak istiyor
kaygısızlığa susamış vicdanım

özgürlük denen ütopya
nispet yapıyor bana