işimi şansa bırakamam
bu sabah bir serinlik var yüreğimde
ferah zihnim
iç açıcı temizlik ürünleri kadar ferah
duygularım sadecik
sadece sadecik değil
aynı zamanda tazecik
hazır içim böylesine serinken
duramam yerimde
ve de şansa bırakamam işimi
istiklalde pusuya yatmalıyım
bütün silahlarımı kuşanıp
orada hemencecik bir iki sevda kurşunlamalıyım
olay mahalinde mümkün olduğunca iz bırakarak
oradan
beşiktaş’a
beşiktaş’ta soldururum
taze kalmış birkaç anıyı
direnenleri pişman ederim
yaşandıklarına
ve denize dökerim nihayet Kadıköy’de
insanlardan toplayıp biriktirdiğim bütün sevgileri
birazcık yorulmuş halde
eve geldiğimde
uyku süsü veririm
cinayetlerime
21 Aralık 2008 Pazar
11 Kasım 2008 Salı
6 Kasım 2008 Perşembe
teslim-olagelmenin hafifliği
bir serçe zerafetiyle eğildi
konuveren öpücüğüyle
bembeyaz küçücük avuçlarındaki
esmer
kocaman
avuç içine bıraktı kendini
öpülen yerde bir sevda hikayesi sürüp gitti
kıvrıla kıvrıla uzanan sarmal
başladığı noktanın yakınına erişti
her şey benzerdi
fakat hiç bir şey bir öncekinin aynısı değil
bir serçe zerafetiyle eğildi
kondurdu kendini
kocaman esmer avuç içine
kondurduğu 'ben'i
daha iyi değildi
daha kötü de değildi
aynı
hiç değildi
konuveren öpücüğüyle
bembeyaz küçücük avuçlarındaki
esmer
kocaman
avuç içine bıraktı kendini
öpülen yerde bir sevda hikayesi sürüp gitti
kıvrıla kıvrıla uzanan sarmal
başladığı noktanın yakınına erişti
her şey benzerdi
fakat hiç bir şey bir öncekinin aynısı değil
bir serçe zerafetiyle eğildi
kondurdu kendini
kocaman esmer avuç içine
kondurduğu 'ben'i
daha iyi değildi
daha kötü de değildi
aynı
hiç değildi
1 Ekim 2008 Çarşamba
enayi
kendi ellerinle topladığın
orada burada biten ıspanaklardan yapılan yemektir
kardeşinin yüzüne attığın yaramaz yoğurttur
bayram paraların cebinde bakkala koşmaktır
hasta olacağını bile bile bir çikolata daha yemek
su ve soğuk geçiren ayakkabılarınla karda oynamak
ve bastıramamasıdır mutluluğunu eve gelip sıcakla karşılaştığında acıyan parmaklarının
bir burukluktur mendil kapmacada bir türlü medili senin arkana atmamalarının verdiği
her iyi şeyi lütuf
her kötülüğü yazgı sanmaktır
yoktan, olmazdan, mümkünsüzden anlamamaktır
bir uçan balonun cazibesi,
denizde morarana titreyene kadar kalmaktır
şımarıklık
arsızlık
çocukluktur
seni arzulatan
orada burada biten ıspanaklardan yapılan yemektir
kardeşinin yüzüne attığın yaramaz yoğurttur
bayram paraların cebinde bakkala koşmaktır
hasta olacağını bile bile bir çikolata daha yemek
su ve soğuk geçiren ayakkabılarınla karda oynamak
ve bastıramamasıdır mutluluğunu eve gelip sıcakla karşılaştığında acıyan parmaklarının
bir burukluktur mendil kapmacada bir türlü medili senin arkana atmamalarının verdiği
her iyi şeyi lütuf
her kötülüğü yazgı sanmaktır
yoktan, olmazdan, mümkünsüzden anlamamaktır
bir uçan balonun cazibesi,
denizde morarana titreyene kadar kalmaktır
şımarıklık
arsızlık
çocukluktur
seni arzulatan
29 Eylül 2008 Pazartesi
matruşka: bir bar kadını
III-
duman duman bir barda doğdu içindeki kadın
bir topuğu kırıktı
ayak bileği ağrıyordu
ve ruju bulaşmıtı çenesine
II-
duman duman bir odada doğdu içindeki kadın
sancı sancı ağlıyordu
ama dönüş yok- tünelden çıkarmıştı
kafasını
I-
duman duman bir yağmurda doğdu içindeki kadın
sokak loştu ve buram buram yükseliyordu kendine has kokusu
yağmur körüklüyordu esansını
0-
ölü doğdu içindeki kadın
duman duman bir barda doğdu içindeki kadın
bir topuğu kırıktı
ayak bileği ağrıyordu
ve ruju bulaşmıtı çenesine
II-
duman duman bir odada doğdu içindeki kadın
sancı sancı ağlıyordu
ama dönüş yok- tünelden çıkarmıştı
kafasını
I-
duman duman bir yağmurda doğdu içindeki kadın
sokak loştu ve buram buram yükseliyordu kendine has kokusu
yağmur körüklüyordu esansını
0-
ölü doğdu içindeki kadın
bir silahım yok
bir silahım olsaydı
önce silahımı vururdum
sonra kendimi
hepinizi vurmuş olurdum sonuçta
yitip giderdi nazarımdan dünya
ama silahım olsun isterdim- şiir:
acemiyken- şiirin- ağzına sıçardım.
onun ağzına sıçmamak için kendimi hırpalardım
ve nihayet alırdım öcümü her birinizden...!
gel gör ki
bir silahım yok
ispatlayamıyorum varlığımı
ondan olsa gerek
üstüme basıp geçiyor 'kelimeleriniz'
bir silahım yok
olsaydı vururdu kendini
zehirlerdi beni sıçrattığı kanıyla
ve kusardım yüzünüze 'kelimelerimi'
sen! entellektüel
ayırma kendini kabileden
bir silahım olsaydı
ki yok
onu 'senin' göremeyeceğin bir yere saklardım
evet -senin-
öyleyse ...senin... değilim
senin değil şiirim
bir silahım olsaydı ki bu -şiir- olurdu
ve kurşunlarım olurdu kelimelerim
sen mutsuz olurken, ben çok eğlenirdim
bir silahım yok!
malesef,
yok
bir silahım...
önce silahımı vururdum
sonra kendimi
hepinizi vurmuş olurdum sonuçta
yitip giderdi nazarımdan dünya
ama silahım olsun isterdim- şiir:
acemiyken- şiirin- ağzına sıçardım.
onun ağzına sıçmamak için kendimi hırpalardım
ve nihayet alırdım öcümü her birinizden...!
gel gör ki
bir silahım yok
ispatlayamıyorum varlığımı
ondan olsa gerek
üstüme basıp geçiyor 'kelimeleriniz'
bir silahım yok
olsaydı vururdu kendini
zehirlerdi beni sıçrattığı kanıyla
ve kusardım yüzünüze 'kelimelerimi'
sen! entellektüel
ayırma kendini kabileden
bir silahım olsaydı
ki yok
onu 'senin' göremeyeceğin bir yere saklardım
evet -senin-
öyleyse ...senin... değilim
senin değil şiirim
bir silahım olsaydı ki bu -şiir- olurdu
ve kurşunlarım olurdu kelimelerim
sen mutsuz olurken, ben çok eğlenirdim
bir silahım yok!
malesef,
yok
bir silahım...
28 Eylül 2008 Pazar
galip'ten gaip'e
've sevgi emektir...'
emeğin zaferi değil midir türküsü yaşını almışlarca söylenen?
yoksa o çocuğun rüyasında gördüğü şehvet midir zamanı delip geçen?
tekrar
've sevgi emektir...'
bir rüya değil gaipte yüzen.
manasızlığın cehenneminden çıkıpta genç göğüsleri lime lime eden...
emeğin zaferi değil midir türküsü yaşını almışlarca söylenen?
yoksa o çocuğun rüyasında gördüğü şehvet midir zamanı delip geçen?
tekrar
've sevgi emektir...'
bir rüya değil gaipte yüzen.
manasızlığın cehenneminden çıkıpta genç göğüsleri lime lime eden...
18 Ağustos 2008 Pazartesi
9 Ağustos 2008 Cumartesi
hürriyet
yüreğim çırpınıyor
dışarıda
olmak- bir nefes çekebilmek için
avare
havadan
ayaklarımı:
al
mış
bir
ritim
dans-- dans-- dans- diyorlar
zihnim uçuculaşmak istiyor
kaygısızlığa susamış vicdanım
özgürlük denen ütopya
nispet yapıyor bana
dışarıda
olmak- bir nefes çekebilmek için
avare
havadan
ayaklarımı:
al
mış
bir
ritim
dans-- dans-- dans- diyorlar
zihnim uçuculaşmak istiyor
kaygısızlığa susamış vicdanım
özgürlük denen ütopya
nispet yapıyor bana
11 Ocak 2008 Cuma
itidalsiz
elinde çiçeklerle bekliyor beni
beyaz sabun kokan kaldırımda
uzayıp gidiyor varlık alemi
şangur-şungur...
kuyruğuna takmış zamanın tenekesini
uzuyor tuttuğum eller
öptüğüm sevgiler
inatla
uzuyor
saçlarım...
tırnaklarım...
uzatmasak diyorum içimden
uzatmasak da
sevişsek
beyaz sabun kokan kaldırımda
uzayıp gidiyor varlık alemi
şangur-şungur...
kuyruğuna takmış zamanın tenekesini
uzuyor tuttuğum eller
öptüğüm sevgiler
inatla
uzuyor
saçlarım...
tırnaklarım...
uzatmasak diyorum içimden
uzatmasak da
sevişsek
feleğin çemberinden duyuru
ömrünün kızıl tığını
sokamazsız etime
ne bir dirhem et
ne bir ilmek kan
sunmam hizmetine
olmuş-tatlı-mükemmel bir meyve değilsen-
dalından kopmaya razı
sevdiğim de değilsin bundan gayrı
sokamazsız etime
ne bir dirhem et
ne bir ilmek kan
sunmam hizmetine
olmuş-tatlı-mükemmel bir meyve değilsen-
dalından kopmaya razı
sevdiğim de değilsin bundan gayrı
adem
sabun köpüğü üfler gibi
mükemmel balonlar yapamazsın
insan denen orospudan
üstüne binip gezemezsin
köpükten bir balonun
patlatmadan giremezsin yüreğine
eğer sanatına güveniyorsan
balçıktan yapacaksın ademi
kalbini kendi kaburgandan
ve yine de sevmezse seni
bir ağacın dibine gömeceksin
o hasta-hanenin bahçesine
bademciğini gömdüğün gibi
mükemmel balonlar yapamazsın
insan denen orospudan
üstüne binip gezemezsin
köpükten bir balonun
patlatmadan giremezsin yüreğine
eğer sanatına güveniyorsan
balçıktan yapacaksın ademi
kalbini kendi kaburgandan
ve yine de sevmezse seni
bir ağacın dibine gömeceksin
o hasta-hanenin bahçesine
bademciğini gömdüğün gibi
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)