1 Ekim 2008 Çarşamba

enayi

kendi ellerinle topladığın
orada burada biten ıspanaklardan yapılan yemektir
kardeşinin yüzüne attığın yaramaz yoğurttur
bayram paraların cebinde bakkala koşmaktır
hasta olacağını bile bile bir çikolata daha yemek
su ve soğuk geçiren ayakkabılarınla karda oynamak
ve bastıramamasıdır mutluluğunu eve gelip sıcakla karşılaştığında acıyan parmaklarının
bir burukluktur mendil kapmacada bir türlü medili senin arkana atmamalarının verdiği
her iyi şeyi lütuf
her kötülüğü yazgı sanmaktır
yoktan, olmazdan, mümkünsüzden anlamamaktır
bir uçan balonun cazibesi,
denizde morarana titreyene kadar kalmaktır

şımarıklık
arsızlık
çocukluktur
seni arzulatan

1 yorum:

Düştendemor dedi ki...

ve sen hala
arsızca
birgün biri bir hayat bulur da
en yakın karakola götürür diye
saklıyorsun kendini
kelimelerinin ardına...

çokça ağlıyorsun
kendi köklerini sulamak için
çokça esriyorsun
bizi bulup çıkarmak için
kendinden

oysa içindeyiz biz
koca bir kalabalık
susarsan
su-suyoruz
kelimelerine

ne ben
ne sen
tanışıklık
bezm-i elest'ten

sanırım
anlayacaksın
dudaklarına değdiğinde şarap
kendi kanını
kendi ellerinle sunacaksın
satırlar arasında

yabancılara yer yok aramızda

mümkün mü unutmak
bildiğini
mümkün mü sarhoş olmamak
ayna tutulduğunda
ay gibi
bembeyaz
kırılgan
yüzüne...

sen
yürü
elbet
yetişir
ruhlarımız
sana...